Her şey arkadaşımızın binicilik kulübüne gittiğimiz gün başladı. Atları çok seven Ömer Yiğit evdeki oyuncaklarından biraz daha büyük, 1 tondan daha ağır atları görünce biraz tedirgin oldu. Fakat bu güzel hayvanlarla biraz vakit geçirdikten sonra iyice yakınlaşmaya başladı ve en son bunlardan birine binme cesaretini gösterdi.
Atları sadece filmlerde gören ben bile bu kadar yakından görünce biraz tedirgin olmadım desen yalan olur. Ama ailece yapılan bu terapi ve en sonunda Ömer Yiğit'in binicilik deneyimi ile biten bu gün sonrası artık Gümüş Ömer Yiğit'in en yakın arkadaşı olmuştu. Ömer Yiğit herkese Gümüş'ü anlatıyor, her an ondan bahsediyordu. Pastasına da tabiki Gümüş'ü istedi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder